24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ

24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜ
Yayınlama: 27.02.2016
A+
A-

Bir Öğretmenler Günü kutlamasını daha geride bıraktık. Her yıl giderek daha da buruk ve ilgisiz bir kutlamaya dönüşmekte. Buruk kutlanıyor, nedeni ise, sayıları 300 bine dayanan bir atanamayan öğretmenler ordusu varken. Bir ülke nüfusundan fazla “ İzlanda.”Ekonomik, demokratik, sendikal bir o kadar da mesleki ve sistem sorunu varken. İlgisizliğe dönüşmesi de beni pek ilgilendirmiyor.
*
24 Kasım 12 Eylül faşist askeri diktatörlüğün bize dayattığı bir gündür. Darbe yapılmış. Binlerce öğretmen içeri alınmış, işinden gücünden edilmiş. İşkencelerden geçmiş, çoluk çocuğundan, ailesinden ayrılmış, mağdur edilmiş. En kötüsü mevcut darbeciler tarafından hain ilan edilmiş. 12 Eylül sabahı Evren Türkiye’nin geldiği durumum sorumlusu sendika ağaları ve öğretenlerdir diye ilan etmişti. Oysa öğretmenler yurtseverlik, Cumhuriyet, laiklik ve Atatürk ilkelerinin yılmaz savunucuları olmuştur her zaman. Bu konuda da toplumun en duyarlı kesimidir. Tüm bunların yaşanmasından bir yıl sonra “Atatürk’ün Millet Mekteplerinin Başöğretmeni unvanının verildiği gün.”24 Kasım Öğretmenler Günü olarak ilan ediliyor. Böyle bir günün kutlanmasına asla itirazım olamaz. Ne 24 Kasım tarihine. Ne de Atatürk’ün Başöğretmen ilan edildiği güne itirazım var. İtirazım ve karşı duruşum, böyle anlamlı bir günün öğretmenleri kıran, işkenceden geçiren, okulundan, mesleğinden ve öğrencisinden ayıran dayatmacı, faşist düşünceye karşı oluşumdandır.
*
Siyasetçiler yılın 364 günü görmezden geldiği öğretmeni ve sorunlarını bir gün için anımsayıp, söyledikleri allı pullu, anlı şanlı sözlerle onu el üstünde tutacaklarını sanmakta. Hak aramak için alanlara indiğinde öğretmenin kutsallığı kalmıyor. Hemen gelsin toma, gelsin cop, gelsin biber gazı.
*
Geçmişte öğretmenin onurlu ve kutsi yanı vardı. Öğretmenin boyun eğmeyen bir tavrı vardı. Haksızlıklar karşısında hep haklının yanında olmuştur. Halkının öğretmeni olmuştur. Ne ağanın, ne paşanın ne beyin. Ne Alaman’ın ne İngiliz’in, ne Yanki’nin adamı olmuştur.
Bu tür günler yılın bir günü de olsa kutlanmalı. İnsanlar bir gün de olsa mutlu olabilmeli. Mesleki anlamda yüzleri gülebilmeli. Ama işin boyutu hiç öyle değil. 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü öteden beri evrensel anlamda kutlana gelmekte idi. Anneler Günü. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Egemenler önceleri bu tür kutlamaları kabullenmezdi. Ama günümüzde iş tüketime dayandığından bu tür günler onlar için rant kapısı olmakta.
Öylede olsa böylede olsa, beğensek de beğenmesek de her meslek gurubu, yılın bir günüde olsa mesleği ile ilgili gününü kendilerine yakışır biçimde kutlayabilmeli. Tüm öğretmenlerin günü kutlu olsun. Bu günün anlamına uygun olarak Ceyhun Atıf KANSU’nun “Dünyanın Bütün Çiçeklerine” adlı şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum.
DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ
“Bana çiçek getirin, dünyanın bütün
çiçeklerini buraya getirin!”
Köy öğretmeni Şefik Sınığ’ın son sözleri.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin getirin…ve sonra öleceğim.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları…
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın.
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir, benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kopdağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen.
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum.
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.
Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.
Ceyhun Atuf KANSU

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber