72 yıldır dinmeyen gözyaşı

72 yıldır dinmeyen gözyaşı
Yayınlama: 02.04.2020
A+
A-

Şair ve yazar Sabahattin Ali, 72 yıl önce bugün Istranca Dağlarında bulunan Kırklareli’nin Çukurpınar Köyünde katledildi. Kuyucaklı Yusuf’tan Kürk Mantolu Madonna’ya düzyazıda Türk romancılığının en önemli eserlerini veren Ali, sadece yazdıklarıyla değil, yaşadıklarıyla da unutulmaz oldu.

Kısacık ömründen geriye ölümsüz şiirler bırakan Sabahattin Ali, zor günler yaşayanlara da “Başın öne eğilmesin / Aldırma gönül aldırma” diye seslendi. Babası asker olan Sabahattin Ali, “savaş” ve “acı” kavramlarıyla daha çocuk yaştayken tanıştı. Balkan Savaşı’dan sonra babasının askerlikten ayrılmasıyla Edremit’e yerleşen aile, 1. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla Çanakkale’ye gitmek zorunda kaldı. Tarihin en kanlı savaşlarından birine 8 yaşında tanık oldu.
RESİMLİ AY VE NÂZIM HİKMET
Çanakkale Savaşı’ndan sonra aile İzmir’e yerleşti. Ancak savaş peşlerini bırakmadı ve onlar yerleştikten kısa bir süre sonra Yunan İzmir’i işgal etti. İşgal yıllarında eğitimine başlayan Sabahattin Ali, Balıkesir Öğretmen Okulu’na gitti. İlk şiirlerini ve öykülerini burada kaleme alan Ali, yüksek öğrenimine İstanbul’da devam etti ve 1928’de Almanya’ya giderek dil eğitimi aldı. Türkiye’ye döndüğünde Zekeriya ve Sabiha Sertel’in çıkardığı Resimli Ay dergisine başvuran Ali, burada kuzeni Nâzım Hikmet’le tanıştı ve kendine yeni bir edebi kimlik kazandı. O güne kadar romantizm akımının etkisinde olan Ali, Nâzım Hikmet’le realizmi tanıdı ve onun etkisiyle “Kuyucaklı Yusuf”u kaleme aldı. Resimli Ay döneminden sonra öğretmenliğe başlayan Ali, “komünist propagandadan” tutuklandı ve 3 ay hapis yattı. Çıktıktan sonra “Memleketten Haber” başlıklı şiiri yüzünden tekrar hapse giren Ali, Sinop Cezaevi’ne gönderildi. Burada gördükleriyle “Bir Şaka”, “Kanal”, “Bir Firar”, “Katil Osman” ve “Çaydanlık” gibi hikâyeleri yazan Ali, unutulmaz “Başın öne eğilmesin” dizelerini de yine Sinop Cezaevi’nde kaleme aldı.
‘ONU YETMİŞ YEDİ MİLLET OKUYOR’
Hapis yıllarından sonra Aliye Hanım’la evlenip Ankara’ya yerleşen Ali, bundan sonraki süreçte “İçimizdeki Şeytan” gibi eserleri verdi. Aziz Nesin’le “Markopaşa”yı çıkardı. Baskı ve tehditlerle boğuşan yazar, tekrar tutuklanabileceği düşüncesiyle yurtdışına kaçmak istedi. Ancak kaçmak için gittiği Istranca Dağlarında bulunan Kırklareli’nin Çukurpınar Köyünde katledildi. Cansız bedenini ise bir çoban buldu. Ali’nin bulunduğu yere “Sabahattin Ali Çatağı” adı verildi. Öldükten sonra hikâyeleri Rusça’ya çevrilen ve dünya çapında okunan yazar için Nâzım Hikmet şunları söyledi: “Sabahattin Ali’yi, Puşkin’in ve Lenin’in dili sayesinde yalnız Ruslar değil, yetmiş yedi millet okuyor. Yetmiş yedi millet Sabahattin Ali’nin halkını, Türkiye halkını ve onun dilini seviyor. Çünkü Sabahattin, Türkiye halkının ve Türkçenin en namuslu, en yurtsever, en istidatlı evlatlarından biridir.”

Sarp Sağkal – Cumhuriyet Gazetesi

bornova escort

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber