BÜTÜN KÖTÜ GENLERİMİ HEDİYE ETMİŞİM…

BÜTÜN KÖTÜ GENLERİMİ HEDİYE ETMİŞİM…
Yayınlama: 28.02.2016
A+
A-

İki haftadır hayatımın en değişik duygusunu tadıyorum, Anne olmayı… Tarifi elbette mümkün değil bu duygunun, olağanüstü bir şey ama bir o kadar da hem anne hem de bebek için alışılması gereken bir süreç. Anne bir evladın tüm sorumluluğunu almaya ve ona en iyi şekilde bakmaya, bakabilmeye alışıyor, bebek de annesine, babasına ve dış dünyaya. Yani bu işin önceden bir entegrasyonu yok. Ne siz bebeğiniz doğar doğmaz anne oluyorsunuz ne de bebek hemen size ve dünyaya alışıyor. 40’ı çıkmak tabiri de sanırım biraz da buradan geliyor. Bu alışma ya da dış dünyaya bağlanma sürecini tanımlıyor.

Gel gelelim ki bu süreçte anne istiyor ki çocuk güzel güzel yesin, hemencecik uyusun, hiç ağlamasın, özellikle de geceleri pek mızmızlanmasın. Hiç endişe etmesin ki bence annelik bitmeyen bir endişe hali benim için şuanda. Ama tabi daha 2.günde böyle bir gerçek olmadığını anlıyorsunuz. Bebek dediğin kendi kafasına göre hareket ediyor, bir rutini yok. Canı istiyor uyuyor, canı istiyor sabaha kadar sizi ayağa dikiyor… Eğer benim gibi bir rutine alışkınsanız işiniz zor gerçekten.

Tabi burada çocuğun bazı karakter özellikleri de bu süreci etkiliyor. Mesela sakin mi, aceleci mi, sinirli mi, uysal mı? Evet evet bakmayın küçücük olduklarına bunların hepsini daha ufacıktan itibaren yanlarında getiriyorlar. Kerem bütün kötü genlerini benden almış sanırım. Ben babası gibi sakın, uykuyu seven bir bebek olur inşallah dedikçe, Kerem benim gibi telaşlı, tilki uykusu uyuyan, hemen her şey istediği anda olsun isteyen bir bebek. Elbette ki bu özellikler yeni doğan olmasının getirdiği bazı özellikler ama ben karakterini de şekillendirecek şeyler olduğunu düşünüyorum. Gel gelelim ki bu kadar bana benzemişken acaba hiç mi iyi bir özelliğimi almadı diye düşündüm. Ama almış, mesela müzik dinlemeye bayılıyor, dinleyince sakinleşiyor. Suyu da çok seviyor, banyo en sevdiği şey. Yaza bol bol denizde olacak gibi. Böyle böyle tanıyacağız sanırım birbirimizi.

Buradan daha taze anne olarak ahkam kesmek istemem ama sanırım daha bebekliğinden itibaren çocuklarımızı tanımak ve onların özelliklerini bilmek bakımlarında ve eğitimlerinde kullanabileceğimiz bir avantaj olacak. Her bebek ve çocuk kendine özgü çünkü ve hak ettikleri şey onları çok sevmemizin yanında onları gerçekten tanımamız ve anlamamız. Basketbol sevmeyen ya da o spora uygun olmayan bir çocuğa zorla basketbol oynatmak sanırım bu işin en basit örneği olur. Evet çocuklarımızı biz büyütüyoruz, eğitimlerini biz veriyoruz ama onların da daha doğumdan itibaren getirdikleri özellikleri, karakterleri olduğunu, en önemlisi bir birey olduklarını unutmamak gerekiyor bence.

Uykusuz bir anne olarak size yazıyorum bu hafta, sürçü lisan ettiysek affola.
İyi uykular J

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber