Kılıçdaroğlu Doktrini – 2

Kılıçdaroğlu Doktrini – 2
Yayınlama: 20.08.2021
A+
A-

Geçtiğimiz yazıda ortaya atıldığı günden bugüne kadar geçen süreçte Kılıçdaroğlu Doktrini hakkında yazılıp çizilenleri hatırlatarak, konuya dair kaleme alınmış metinlerden örnekler vermiştik.
*
Kılıçdaroğlu Doktrini diye tarif edilen şey, aslında Kemal Bey’in kişiliğinde oluşturduğu birikimi ve bu birikimin doğrudan hayata yansımasını ele alan öğretiler bütününden ibaret…
*
Son günlerde politik bir hamle olarak evinin kapılarını ve özel hayatını da daha fazla göz önüne seren Kılıçdaroğlu’nun kişiliği hakkında en kısa tarifi yapmak zorunda kalsanız ne derdiniz? Duyar gibiyim: “Doğru ve dürüst bir insan.”
*
Kılıçdaroğlu, iyi kalpli birisi her şeyden önce… İnsan olmanın getirdiği/gerektirdiği insani vasıfları taşıyan bir siyasetçi… “İyi bir insan” olmak için kendi doğrularından taviz vermeyen bir adam…
*
İyi kalpli bir insan olmak siyasetler üstü bir meseledir. İyi kalpli bir insan olmak, kötü olanı reddetmekle başlar. İyi bir insan olmanın “enayilik” olarak görülmesi 12 Eylül Darbesinin hemen sonrasına denk gelir. “Benim memurum işini bilir” diyen Özal’dan, “Milli Görüş gömleğini çıkardık” diyen Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına kadar uzanan (ve bu iktidarın da tamamını kapsayan) geniş bir zaman diliminden bahsediyoruz.
*
Rüşvetin devlet kademelerinde “işlerin dönebilmesi için” meşru sayıldığı… Toplumun saf ve temiz din duygularının siyasete alet edildiği… En ufak demokratik hak talebinde zorbalığa başvurulan… Tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla hanlarda hamamlarda sefa sürülen… Toplumun yavaş yavaş çürüdüğü 40 yıllık bir süreç bu…
*
Kılıçdaroğlu Doktrini’ni anlamak için belki de kontrastına bakmak gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun, Akşener’in, Karamolluoğlu’nun iktidar ortağı olduğu herhangi bir hükümet düşünün… Yukarıda bahsi geçen ve artık ayyuka çıkan durumlar aynı şekilde devam edebilir miydi?
*
Böyle bir durumda, sırf beşli çeteden “komisyon” almak için her yer betona boğulur muydu? Ortadoğu’daki cihatçı çetelerle ortaklık, silah ve petrol ticareti yapılabilir miydi? İran’daki uyuşturucu baronlarıyla iş tutulabilir miydi? Altın kaçakçılığı yapanlar “Ben cari açığın yüzde 15’ini kapadım” diye televizyon ekranlarında boy gösterebilir miydi? Dünyanın belki de en iğrenç terör örgütü olan, kötülük adeta ruhuna işlemiş olan Taliban’la “ters bir yanımız yok” diye laflar sarf edilebilir miydi?
*
Kılıçdaroğlu Doktrini’ni anlamak ve güzel ahlakın ne olduğunu kavramak için tersine bakmak gayet mantıklı görünüyor. Veya… Kılıçdaroğlu yürüyen merdivene ters bindi diye neredeyse vatan haini olduğuna inandırılacak kadar salaklaştırılabilir miydi koskoca insan yığınları…
*
Kemal Bey’den vatan haini, yalancı, hırsız, zorba, karanlık ve utanmaz bir kişilik çıkarabilmek mümkün mü? Kılıçdaroğlu Doktrini işte bu yüzden kazanacak. İyi kalpli insanların dünyası ilk seçimde mutlaka galip gelecek.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.

Saray Haber